MART 2010
BASIN AÇIKLAMASI
Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti adına, Merkez Heyeti Üyelerinden Ecz. Mukaddes Harmancı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediğimiz Kadın Sığınma Evleri Eğitici Eczacı Semineri öncesinde bir basın açıklaması yaptı. Açıklama şöyledir;
Değerli Meslektaşlarım ve Basın Mensupları ,
Öncelikle Türkiyenin dört bir yanından buraya gelerek bu anlamlı projeye katkı veren siz değerli meslektaşlarıma ve sesimizi duyurarak her zaman yanımızda olan siz değerli basın mensuplarına hoş geldiniz diyerek başlamak istiyorum.
Bugün tüm dünyada 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün 100 üncü yıldönümü kutlanıyor. Bugün dünyada, erkeklere oranla %25-50 oranında daha düşük ücretle çalışan ve her 5 kişiden birinin şiddete maruz kaldığı kadınların gününü kutluyoruz. Yaşanan pek çok olumsuzluğun gölgesinde kutlanan bu günde bizler biliyoruz ki, ev kadınlarının %25i cinsel şiddete, her yıl ortalama 200.000 kadın da tecavüze uğruyor. Üstelik bu vakaların %50sinden fazlası, kadınlarımızın ya ayrıldıkları eşleri ya da hala evli olmak zorunda kaldıkları eşleri tarafından gerçekleştiriliyor. Çocuk yaşta denebilecek kadınlarımızın, genç kızlarımızın ise, bu şiddete maruz kalma oranı % 7. Yani eğitim seviyesi ne olursa olsun; her 10 aileden birinde şiddet vakası görülürken, her 100 çocuktan 4ü de, tacize ve şiddete maruz kalıyor.
Bugün, kadın olmaktan başka hiçbir suçu olmayan şiddet mağduru kadınların, baskı ve ayrımcılığa karşı mücadele günüdür. Hepinizin de çok iyi bildiği gibi, bu günün temelleri 1857 yılında New York kentinde, düşük ücretle, insanlık dışı koşullarda çalışmak zorunda bırakılan emekçi kadınlarımız tarafından atıldı. Yüzyıllar öncesinde başlayan, her türlü baskıya, şiddete ve ayrımcılığa karşı bu mücadele, bugün ne yazık ki hala devam etmektedir. Ne yazık ki diyorum, çünkü; bugün tüm dünyanın belki de en önemli sorunlarından bir tanesi, kadınların toplumsal alanda ikincileştirilmesi, dışlanması ve şiddete uğramasıdır. Bir diğer konu da, iş gücü içerisinde kadınların yer alamamasıdır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğin yaşandığı ülkemizde ise tablo daha vahimdir. Çünkü, kadınlar hala eşlerinden şiddet görmekte, üstelik eğitim seviyesinin yüksek olduğu ailelerde bu oran daha da artmakta. İş yaşamında ise, kadınlar düşük ücretle çalıştırılmakta ve daha geri plandaki görevlere getirilmektedir. Hatta istihdam edilirken bile kadın-erkek tercihi yapılmaktadır.
Değerli konuklar,
Kadın emeğinin değersiz hale getirilmesi, kadının asıl görevinin ev ve çocuk bakımı olduğunun düşünülmesi ve iş yaşamında ayrımcılık yapılması elbette çok önemli bir sorundur. Ancak bunun ötesinde, kadınların hala yaşadığımız yüzyılda aile içinde şiddete maruz kalması, kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Toplumsal yapının her alanında; işyerinde, okulda, sokakta ve evde kadınlara görünür ya da görünmez bir biçimde şiddet uygulanmakta ve artık bu durum neredeyse normalleşmektedir. Oysa, mücadele etmek için yapılması gereken çok şey var. Son yıllarda birçok kişi ve kurumun yürüttüğü projelerle aile içi şiddete duyarlılığın arttığını söylemek mümkün, ancak belki de asıl mesele; kadının bizzat kendisinin bu şiddete, sömürüye ve tacize izin vermemesidir. Bu temelden yola çıkarak, kadınlarımızın yönlendirilmesini, hakları konusunda bilgilendirilmesini çok önemsiyoruz.
KADIN SIĞINMA EVLERİ PROJESİNDE KADIN ECZACILAR DA İŞ BAŞINDA!
Biz kadın eczacılar, bu ülkede 12.000 kişilik dev bir orduyuz adeta. Bu gücümüzü kullanarak, kanayan yaramızı durdurmak, gelecek nesillere örnek olabilmek adına, önemli bir projenin içindeyiz. Bugün hepimizin burada olma sebebi de bu! Sadece kendini ve mesleğinin geleceğini düşünmeyen biz eczacılar, bugün küçük bir grupla buradayız. Oysa illerimizde bizleri bekleyen binlerce meslektaşımız var.
Kadını bizden daha iyi anlayan, tanıyan, iletişim içinde olan, her türlü sorununu paylaşan bir meslek grubu daha yoktur sanıyorum. Çünkü bizler, onların hem kapı komşusuyuz, hem sağlık danışmanı hem de dert ortağı. Kadınların şiddetten korunma konusunda güçlendirilmesinde, hem en yakın sağlık merkezleri olmaları, kadınlar tarafından güvenilen kişiler olmaları, hem de yüz yüze iletişimin daha etkin olması nedeniyle, eczaneler ve eczacılar bu projede önemli bir görev üstlenmektedirler.
İçişleri Bakanlığıyla Avrupa Birliğinin ortaklaşa yürüttükleri Şiddete Uğramış Kadınlar İçin Sığınma Evleri Projesi kapsamında, 24.000 eczacıyı temsilen, Türkiyenin 81 değişik ilinden Ankaraya gelen kadın eczacılarımıza, bugün uzman eğitmenler tarafından bir eğitim verilecektir. Kadın hakları, sığınma evlerinin önemi, kadının bir birey olduğunun kendilerine anlatılması konularında eğitim alacak olan eczacılarımız, proje süresince artık birer eğitici eczacı olacaktır. Eczacılarımız daha sonra bölgelerine dönerek, diğer eczacılarla bilgilerini ve deneyimlerini paylaşacaklardır.
Toplumun önemli kanaat önderlerinden biri olan eczacılarımız; hastalarını ve bölge halkını birebir tanıyan, onların her türlü sıkıntısını bilen özellikle semt eczaneleri; aldıkları eğitimle de bu misyonlarını pekiştirerek, kadınların yönlendirilmesi, bilgilendirilmesi ve şiddetten korunmasında kilit bir görev üstleneceklerdir.
Ankara, İstanbul, Antalya, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Samsun olmak üzere 8 ilde sürdürülecek olan projenin, kanaat önderleri eğitimleri sayesinde de tüm Türkiyeye yayılması planlanmaktadır. Proje temel olarak, ülkemizde kadınların insan haklarının korunmasına katkıda bulunmak ve şiddete uğrayan kadınlara yeterli düzeyde koruma sağlamak üzere, belediyelere kadın sığınmaevi kurup işletme konusunda destek vermeyi amaçlıyor. Bizler de böylesi önemli bir projeye destek vermekten, deyim yerindeyse çorbada tuzumuzun bulunmasından büyük onur ve kıvanç duymaktayız.
Türk Eczacıları Birliği olarak, ülkemizde yaşanan bu olumsuz tablonun değişmesi için yürütülen çalışmalara her zaman destek verdiğimiz gibi, bu alanda pek çok projeyi de bizzat biz yürüttük.
Bugün sadece 12.000 kadın eczacıyı temsilen değil, aslında 24.000 eczacıyı temsilen buradayız. Çünkü, değişim için, özlediğimiz resim için; hep birlikte çalışmamız gerektiğinin farkındayız. Bugün burada yaptığımız, buzdağının sadece görünen bir yüzü. Çünkü, bizler 8 Martları tek güne indirgemekten yana olmadık hiç. Küçük adımların, büyük başarılar getireceğine inandık. Bu sebeple, sizlerin de desteğiyle, bunu başarabileceğimize gönülden inanıyorum.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
BASIN BÜROSU